Allah İle Aldatmak
Türkiye’yi -pardon Orta Doğu'yu, özür dilerim tüm Müslüman alemini- kemiren, içten içe yıkıma uğratan, katleden bir dizi olaylar boyutu...
Bu duruma değinen güzide insanlarımızdan birisi, İslam şairimiz Mehmet Akif... "Allah ile aldatmak" kavramını Allah ile iskat diye tarif ediyor. "Allah ile iskât" tâbiri, İslam şairi Mehmet Akif'in bir dizesinden alınmıştır. Arap alfabesindeki kâf harfi ile yazılan iskât kelimesi, sükût kökünden bir kelimedir. Susturmak, suskun/konuşamaz hale getirmek anlamında kullanılır. Akif de aynı anlamda kullanmıştır.
Allah ile iskât; popüler deyimle Allah ile aldatmak, Allah'ı bir dikta güç ve baskı aracı gibi kullanarak insanları susturup sindirmek şeklinde beliren güç ve iktidar sahiplerinin kendi heva heveslerini din adı altında masum bir şekilde sergileme ile devam eden ve faturası kutsala, ilahiliğe, yaratıcıya çıkartılan bir zulümdür.
Bunun şu an en büyük zulüm oluşu, güç ve iktidar isteğidir. Bu kapsama giren her kavramı "İslami boyayla boyayıp" aslında gayri islami olan bir şeyi islamiymiş gibi sunarak din ile, zihin dünyanız ile aldatma yoluna giderler.
Kuran bu konuda inananları çok ciddi bir şekilde uyarır, geçmişten kıssalar anlatır ki o aldatma çukuruna düşüp aldanmayalım, dünyamızı da ahiretimizi de yakmayalım.
Bir ayette Rabbimiz şöyle buyurur:
"Ey İnsanlar! Şüphesiz Allah'ın sözü gerçektir. Bu dünya hayatı sizi aldatmasın. Şeytan da sizi Allah ile aldatmasın!" (Fatır/5)
Allah ile aldatmanın en sağlam pazarı ekonomidir. Bugün "Yanmaz kefen, yangından koruyan ism-i şerif, rüyada peygamber gösteren terlik, her derdi iyileştiren dua kitabı" gibi kazanç kapısını aralayan bu kavramlar, dikkat ederseniz insanın en hassas durumlarından yakalayarak oraları istismar eder.
Hayatını kötü geçiren, biraz da imanı olan bir inanan için "Yanmaz kefen" gayet tabii alınacak ve inanılacak bir mefhum haline gelir. İnanılmakla kalmayacak, onlara tabii olma yoluna gidilmesini gerektirecektir. Çünkü sizi yanmaz kefenle kurtaracak kişiye minnet borcunuz olacaktır. Kelamullah (Kuran) bu konuda bizleri şiddetle uyarır. Bu bağlamda firavun kıssalarını anlatarak bize bu kıssalar üzerinden mesajlar verir. Diğer türlü yukarıdaki ayetteki gibi açıkça uyarıda bulunur. Örnekleri ziyadesiyle çoğaltabiliriz.
Maalesef bu durumdan en çok nem alananlar, hayatını inanç pazarı üzerine kurmuş, dünya hayatının ekonomik kısmını bu kapıdan mamur eden diğer bir deyimle din bezirganlarıdır. Bugün nice hoca (!) bu din üzerinden para kazanmak, türlü itibarlar edinmek için türlü yalanları söylemekte, kendi menfaat ve çıkarı için kolayca insanları aldatabilmektedir. Bu aldatmanın en kolay yolu da insanlık tarihinden beri dindir. Bu sözde din alimlerinin; din adı altında gayr-i ahlaki, gayr-i makul şeyleri anlattığından dolayı bugün nice inanan insan tevhid inancı olan İslam’ı terk etmekte ve farklı inançlara yönelmektedir.
Bu mesele aslında hepimizi yürekten yaralayan, uğruna insanların acı çektiği bir meseledir. Bu itibarla şu anki dünyada sefalet içinde olan Müslümanların aklını kullanması, Kuran’da en az 60 defa defaatle vurgulanan "Hiç akletmez misiniz?" ayetine kendilerini muhatap kılmaları elzemdir. Yoksa;
Allah; pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. (Yunus/110)
Şu beşeri olan güzel söz ile meseleye son vermek istiyorum:
"Allah iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah’ı kullanırlar." (Giordano Bruno)
Gayret bizden, tevfik Allahtan’dır. Hamd alemlerin Rabbi olan Rabbimizedir.
Yazar:Emre Tütüncü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder